top of page

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile
Ey inanıp güvenenler! Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının, dosdoğru sözler söyleyin.
Böyle yapın ki Allah, işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve elçisine /elçinin getirdiklerine/ gönülden boyun eğerse büyük bir başarı elde etmiş olur.
(Ahzab Suresi 33/70;71)

Gümüş Astarlı Bulut

KUR'AN'DA KİBİR ÇEŞİTLERİ

Yoktan var eden, yaptığı her şeyi mükemmel yapan ve tek ilah olan Allah’ı ve/veya emirlerini yok saymaya kadar götürebilen büyük hatalardandır “kendisini üstün görme durumu” olan kibir.

Kur’an ayetleri bağlantılı şekilde okunduğunda üç ana başlık altında kibir çeşitlerini görmekteyiz. Bunlar: Allah’a Karşı Kibir, Allah’ın Elçilerine Karşı Kibir ve İnsanlara Karşı Kibirdir.

Bu başlıklara bakacak olursak:

Kibrin en kötüsü Allah’a karşı kibirdir. Nemrut, Firavun, Karun, Haman böyle idi. İlahlık iddiasında bulundular. Bunlara benzer kişilik özelliği taşıyan insanlar imanı, ibadeti, namaz kılmayı, alkollü içecek içmemeyi aşağılık, gericilik sayıp kibirlenirken; bazıları da dinde zorlama olmamasını veya başka emirleri görmeyip, Allah’ın koyduğu kuralları beğenmeyip kendilerince kurallar koyup kibirlenenlerdir.

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Ey ehlikitap /kitaplarında uzman olanlar/! Dininizde aşırılık etmeyin. Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin. Meryemoğlu İsa Mesih; sadece Allah’ın elçisi, Meryem’e ulaştırdığı “Ol” sözü ve Allah'tan bir ruhtur. Öyle ise Allah’a ve elçilerine inanıp güvenin. “Üç“ demeyin; bundan vazgeçin ki sizin için iyi olsun. Şüphesiz, Allah tek ilahtır. Çocuk edinmek ona yakıştırılamaz! Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi onundur. Dayanak olarak Allah yeter.
Mesih, Allah'a kul olmaktan geri durmaz. Mukarreb melekler de öyle. Kim ona kulluktan geri durur da kibirlenirse Allah, onların hepsini huzuruna toplayacaktır.
(Nisa Suresi 4/171;172)
Mukarreb melekler; Allah'ın kendine yakın kabul ettiği meleklerdir.

Diğer kibir çeşidi, Allah'ın elçilerine karşı kibirdir. Bu elçiler ister Nebi olan elçiler olsun, isterse Rabbimiz Allah’ın bizlere dosdoğru yolu göstermek için indirdiği kitaplar olsun.

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Onlara da “Allah’a kulluk edin. Sizin ondan başka ilahınız yoktur; yanlışlardan sakınmayacak mısınız?” desin diye kendi içlerinden bir elçi gönderdik.
Halkının içinden kâfirlik eden, Ahirete varmayı yalan sayan, üstelik kendilerine dünya hayatında refah da verdiğimiz önde gelenler şöyle dediler: “Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen, sizin gibi bir beşerden başka nedir ki!
Sizin gibi bir beşere boyun eğecek olursanız, işte o zaman kesinlikle kaybedersiniz.
Ölüp de toprağa ve kemiklere dönüşmüşken sizin gerçekten diriltilip çıkarılacağınızı mı vaat ediyor?
Olmayacak şeyler vaat ediliyor size; hem de hiç olmayacak şeyler!
Hayat sadece dünyadaki hayatımızdır. Burada ölürüz, yeniden hayat buluruz. Yoksa biz (topraktan) tekrar diriltilecek değiliz.
O, uydurduğu yalanı Allah’a mal eden adamın tekidir. Biz ona inanacak değiliz.”
(Mü'minûn 23/32;33;34;35;36;37;38)

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Ayetlerimiz karşısında yalana sarılan ve onlara karşı kibirlenenler için gök kapıları açılmayacak, deve iğne deliğinden geçinceye kadar Cennet’e giremeyeceklerdir. Suçluları işte böyle cezalandırırız.
Onlar için cehennemden bir yerleşim alanı ve üzerlerinde örtüler olacaktır. Yanlış yapanları işte böyle cezalandırırız.
(A'raf Suresi 7/40;41)

İnsanların insanlara karşı kibir de sık görülen diğer kibir şeklidir. Bu kibir kendini farklı şekillerde ortaya çıkarabilir. Bu ortaya çıkışlar; Bazı ahlaki durum veya ibadetler için; “Bu çağda böyle şeyler mi olur” şeklinde iken, “Dini en güzel ben yaşıyorum -biz yaşıyoruz-” şeklinde veya mal, soy, kuvvet, ilim, ibadet vb. durumlar şeklinde de olabilmektedir.

Bu durumları aşağıda örnek olarak verdiğimiz ayetlerde net olarak görmekteyiz.

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Suça batanlar, inanıp güvenmiş olanlara gülüp dururlardı; onların yanından geçerlerken birbirlerine kaş göz eder, aile ve yakınlarına dönerken de zevk içinde dönerlerdi.
Müminleri gördükleri zaman ise: “Bunlar, kesinlikle sapıtmış!” derlerdi.
Oysa onların başına bekçi olarak gönderilmemişlerdi.
(Mutaffifın Suresi 83/29;30;31;32;33)

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Onlara şu iki adamı örnek ver: Birine, iki üzüm bağı vermiş, bağların etrafını hurma ağaçlarıyla çevirmiş, iki bağın arasında da ekin bitirmiştik.
Her iki bağ, ürünlerini eksiksiz olarak vermişti. Aralarından da bir ırmak çıkarıp akıtmıştık.
Adam ürün sahibi olmuş, bunun üzerine arkadaşıyla konuşurken şöyle demişti: "Benim malım seninkinden çok, adam yönünden de daha üstünüm."
Kendisini yanlışa daldırmış bir şekilde bağına girmiş ve şöyle demişti: "Ben buranın hiçbir zaman yok olacağını düşünmüyorum!
O saat /mezardan kalkış saati/ diye bir şeyin olacağını da düşünmüyorum! Ama olur da Rabbimin huzuruna çıkarılırsam orada kesinlikle bundan daha iyisini bulurum!"
(Kehf Suresi 18/32;33;34;35;36)

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Allah birçok yerde size yardım etti. Huneyn gününde de öyle oldu. O gün sayıca çok olmanız sizi fazla etkilemişti; ama bu bir işinize yaramadı. Tüm genişliğine rağmen yeryüzü size dar geldi. Sonra da gerisin geri dönüp çekildiniz.
Sonra Allah, elçisine ve müminlere bir iç huzuru verdi. Görmediğiniz ordular indirdi. Kâfirlere /ayetleri görmezlikte direnenlere/ de azap etti. Kâfirlerin alacağı karşılık işte budur.
(Tevbe Suresi 9/25;26)

Çokluğa güvenme, birbirine karşı övünme yarışı insanın imtihan konularından biridir. İnanıp güvenen insan Rabbi Allah’ın tercih ettiği kişi için her türlü rızkı genişlettiğini de daralttığını da bilir, O’nun desteği olmadan bir şey yapamayacağının farkındadır ve bunları aklından çıkarmadan tevazu içinde yaşamını devam ettirir.

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Çoklukla övünme yarışı sizi (Allah’a karşı görevlerinizden) alıkoydu.
Siz kabirlere girinceye kadar (bu yarış) sürdü.
(Tekasür Suresi 102/2)

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Bilin ki dünya hayatı; oyun oynama, oyalanma, süslenme, birbirinize karşı övünme, daha çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. Bu, bir yağmur gibidir ki bitirdiği bitkiler çiftçilerin hoşuna gider; sonra kurumaya başlar da onları sararmış halde görürsün. Sonunda o bitkiler çer-çöpe dönüşür. Ahirette ise hem çetin bir azap hem de Allah’ın bağışlaması ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir yararlanma dışında bir şey değildir.
(Hadid Suresi 57/20)

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Karşılıklı olarak konuşurlarken arkadaşı ona şöyle demişti: "Seni topraktan, sonra döllenmiş yumurtadan yaratan ve sonra bir adam haline getireni (Allah'ı) görmezlikten mi geliyorsun?
Ama ben (senin gibi değilim)! O Allah’tır; Benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam.
Bağına girdiğinde keşke: “Maşallah! Allah’ın verdiği dışında bir güç yoktur!” deseydin! Beni mal ve evlat yönünden kendinden aşağı görüyorsan
(şunu bil ki) Rabbim bana senin bağından daha iyisini verebilir. Seninkine de gökten hesabını görecek bir afet gönderir de orası çıplak ve kaygan bir yüzeye dönüverir.
Ya da suyu çekilebilir, artık o suyu arasan da asla bulamazsın."
(Derken) Ürününü felaket sardı. (Nankörlük eden adam) Yaptığı harcamalara üzülerek ellerini ovuşturmaya başladı. Bağ, çardakları üzerine çökmüştü. "Ah, keşke Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım!” diyordu.
(Kehf Suresi18/37;38;39;40;41;42)

Dünya hayatında ki bu övünme yarışı genel olarak nimetler verildiğinde gerçekleşmektedir. Nimetler verilip bu duyguya kapıldığımızda ya da böyle durumlarla karşılaştığımızda Rabbimiz Allah; Kendisine sığınılarak, kulluk görevlerimizi aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini bildirmektedir.

Bununla ilgili bazı ayetler şunlardır:

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Musa da şöyle dedi: "Ben, hesap gününe inanmayan her bir kibirliden, hem benim Rabbim hem de sizin Rabbiniz olana sığındım."
(Mü'min Suresi 40/27)

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Biz, Davud’a ve Süleyman’a bir ilim verdik. Onlar şöyle dediler: “Her şeyi mükemmel yapmak bizi, mümin kullarının çoğundan üstün kılan Allah’a özgüdür.”
(Neml Suresi 27/15)

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Davud’a, Süleyman’ı ihsan ettik. Süleyman ne güzel kuldu! Daima (bize) yönelirdi.
Bir akşamüzeri ona çalımlı cins atlar sunulmuştu.
Dedi ki: “Ben malı, Rabbimi hatırlattığı için severim.” Sonra atlar yerlerine çekildi.
“Onları bana tekrar getirin” dedi. Hemen ayaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Tahtının üzerine bir ceset bırakarak Süleyman’ı imtihandan geçirdik. Sonra (bize) yöneldi.
Şöyle dedi: “Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra kimseye nasip olmayacak bir hâkimiyet ver. Vehhab olan /karşılık beklemeden bol bol veren/ sensin.”
(Sâd Suresi 38/30;31;32;33;34;35)

Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adı ile
Allah kitabında size şunu indirmiştir: "Allah'ın ayetlerinin görmezden gelindiğini ve hafife alındığını işittiğinizde, başka bir konuya geçmedikçe onlarla oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz!" Allah, bütün münafıkları ve kâfirleri cehennemde toplayacaktır.
(Nisa Suresi 4/140)

islamdan.com

Gerek sitemizde yayınladığımız konular olsun, gerekse başka kaynaklardan din konusunda söylenen şeyleri mutlaka Kur’an bağlamında değerlendirin.

Sadece bilgi vermek amaçlı olup, yazılanlar fetva niteliği taşımamaktadır.

İslam’dan © 2025

Öğrenmek / Öğüt Almak

bottom of page